Biz küçükken
Esteban vardı.
Inkaları konu alan ve dertlerinin ne olduğunu hala çözemediğim 2. sınıf bir çizgi film.
Bu
Inka ergeni
Estaban, arkadaşı
Zia ile
"Altın Kuş"a binip, dertleri neydi bilmiyorum, arkası yarın tadında maceralar yaşardı.
Altın Kuş derken... Ne zenginlik ama!!!
Ne uğraşıyorsun, kuştan iki tüy yol, bozdur bozdur harca!
Çocuk işte! Saf ve temiz oluyorlar bi yaşa kadar. Şimdi o kuş kelaynağa dönmüştür.
Neyse konumuz bu değil.
Esteban,
Givenchy'nin önümüzdeki 2011 yaz için hazırladığı
couture koleksiyonunu incelerken aklıma geldi.
İlk tepkim "Amanın
Inkalar geliyor hem de
2012 öncesi vay bee ne pazarlama" oldu.
Ama kazın ayağı mı, bacağı mı neyse işte hiç de o kadar uzun değilmiş ne yazık ki !
Riccardo Tisci,
Givenchy 2011 yaz
couture koleksiyonu için uzak diyarlardan,
Japon kültüründen ilham almış. Şükürler olsun ki geyşalar değil!
Tisci, Japon robotları ve bir dansçı olan
Kazuo Ohno'u koleksiyonuna konu etmiş. Hatta direkt etmemiş. Tisci'nin bir arkadaşı olan Antony Hegarty'nin The Johnson'larla gerçekleştiridiği
tribute konser üzerinden dolandırmış.
Onho'nun romantikliği ve melankolisi, kurumuş çiçeklerin renkleriyle bezenmiş.
Ee adam ölü, haliyle çiçekler de kuru, kurguya bak bee!
Robotlar da aplikelerde, ayakkabı ve koca şapkalarda yerini almış.
Ha bi de kuşlar var, onları da unutmamak lazım.
Yazarken bile fenalıklar bastı. Bu kadar lafa ne gerek var.
Ne anlattığın değil, karşındakinin ne anladığıdır önemli olan!
Zeynep Tosun ne güzel söylemiş "Tasarımlarımda altyazıya gerek duymuyorum" diye.
Israr ediyorum. Koleksiyonun ilham perisi
Zia!
Büyümüş, güzel olmasa da hoş bi kız olmuş.
Esteban'la fingirdeşmeleri ne alemdedir bilmem ama,
Birleşmiş Renkler mankeni olabilecek kadar kendine has bi tarzı olmuş.
Güney Amerika'nın imgelerini farkında olmadan alınmış,
Pudra tonlarında kumaşlardan tasarımlar oluşturulmuş ki ucuz durmasın!
Paraları yetmemiş herhalde
Altın Kuş,
Kumaş Kuş olmuş, sağa sola serpilmiş.
Kafaya da ne olduğunu hala çıkaramadığım şeyleri (şapka diyemeyeceğim n'patın sen
Philip Treacy!) takmışlar.
işte sana
Givenchy 2011 yaz couture koleksiyounu
Ahh
Esteban ahh!
Daha da incelersek işler iyice sarpa sarıyor.
Ne yazık ki hepimiz tanıyoruz O'nu!
Petek Dinçöz'ün üstü şifon ya da tül, altlara doğru volan ve tüylerle hareketlendirdiği (hastayım bu lafa) ve ablalarına özendiği o muthiş tuvaletlerini, pudra tonlarında dik, kafasına da bir
kettle koy, oldu sana mis gibi 2011 yaz
Givenchy couture koleksiyonu.
2000 saatte biçtiğin,
4000 saat diktiğin,
90 metrelik pile hazırladığın (ki bana hala
Esteban'ı hatırlatıyor) o koleksiyonun,
Balkanlardan ülkemize girince,
Petek Dinçöz olmaktan bir adım öteye gidemiyor ne yazık ki.
NOT1: O şapkalar bana aerodinamik
Geyik Boynuzunu anımsatıyor.
NOT2: Türk Magazin Basınının
Şık-Rüküş anonslarında kullandığı bu
"Hareketlendirdiği" sözüne iki çift lafım var.
1-
"-lendirdiği" bir kişinin kendi kendine yaptığı bir eylemde kullanılabilecek bir ektir. Sanatçı kardeşlerimiz
Biçki-Nakış mezunu olmadığı ve kendi kıyatfetlerini dikemediğine göre kıyafete hareket de vermezler.
2- Her kıyafetin hareketli olmasına da gerek yok ayrıca
NOKTA